Prof. Nihal Nurhan Yentürk
Çok emeği geçenler, özel teşekkürü hak edenler - 2
Prof. Nihal Nurhan Yentürk
Profesyonel kariyerinden hiç bahsetmeden öğrencilik yıllarındaki folklorcu kimliğiyle katıldı aramıza. Aramızda hiç ünvan kullandırmadı.
Haber vermeden kullandığımız da tatlı uyarılar aldık. Sevgili hocam ile uygulayış, işleyiş anlamında fikir ayrılıklarımız oldu tabi ki anlaşarak horon içinde 'Bir' olduk.
Horon Evinin de yaşadığı saatlerden sonra yardım ve destek vermek için " Bu yaptıklarınız AB 'den Proje anlamında destek görebilir" dedi. İşleyişi , uygulayışı, Yunanistan'ı, neyin nasıl ne şekilde olduğunu bana sorarak öğrenmeye çalıştı.
Horonu, Horonun iki yakasını, horon eğlencesini ben biliyordum, AB'ye nasıl Proje yapılmasını ise 'Proje Nasıl yapılır' Kitabını yazan en yetkili olarak o biliyordu.
Hocam Bilgi Üniversitesin de STK'lara destek veren "Kuluçka"olarak adlandırılan merkezin başında ki en yetkili İktisatçı Hocamızdı.
Farklı günlerde uzun süreli oturduk, konuştuk. Zaman, zaman Zeki Kar'ı da devet ettik. Dansçı, Kemençe Sanatçısı transferinde bulunmak, öğrenci kimliğinde ki eğitmenleri Yunanistan'daki Karadeniz kültürü ile yan, yana getirmek, Yunanistan dan değerli Sanatçı ve dansçıları İstanbul'a getirerek insan ve kültür için yapılabilecekleri sağlamak için kafa kafaya verdik.
AB'ye Proje nasıl? yapılır.. Muhteşem bir kitap bırakın yazmayı okuması bile çok zor. Ben Proje yapıcam desem beş senede altından kalmayacağım kadar, anlam ve bütünlük anlamında karışık bir o kadar zor, AB Muktesabatı gibi A-Ax şıkkı, AY Xc şıkkı gibi karmaşık bir Proje yazılımını, Üniversite de başlıkları yazarken, Nurhan Hoca İstanbul'a çok kar yağıp, evinden çıkamadığı üç gün içinde bizim için, evet horon evi için yazdı önümüze koydu, çıktısını alıp baktığımda kafama huni takmak gelmişti. :))
Sonra Devletimiz bu anlamda verilen katkı payını vermeyi kesince, AB de Türkiye' ye Proje anlamında desteği çekti ve hibe vermedi. Onun yerine başka milletlerden sanatçılara ve kurumlara hibe vermeye devam etti.
Hibe alamasak da, Proje gerçekleşmese de takdire şayan çalışmayı Horon Evi için yapan , çok emek veren hocamızı horon halkasında ve her etkinlikte görmek bize gurur veriyor. Varol, Nurhan Yentürk Hocam ....
-Sen izin vermediğin için , Horon Evine yaptığın manevi değerin yanında , horon evi için çok değerli bu güne kadar olmayan olmayacak olan değerde bir katkı verdin, doğruları söylemek zorundayım
Horon için yazdıklarını ve Hocamıza ait linkleri aşağıdan takip edebilirsiniz. Ve, Yazısı....
Prof Nihal Nurhan Yentürk
Huizinga, Homo Ludens (Oyuncu İnsan) isimli kitabında oyunu günlük yaşama bir ara veriş, bir dinlenme, günlük yaşamın bir süsü olarak anlatıyor. Oynarken yaratılan düzen, yaşadığımız karmaşık hayata geçici de olsa bir kusursuzluk katar diyor. Bu gerçekten tüm halk oyunları için geçerli. Ama bence horonda diğer halkoyunlardan farklı olan bir özellik var: Çok azında sahne düzeni ve kareografi dışı bir öğe kalmış durumda, bunların başında horon geliyor. Yani başkaları seyretsin diye değil, kendin için oynuyorsun, kendin ve birlikte oynadığın diğer insanlar için.
Horonu ben gerçek yaşamın dışına çıktığım/kaçtığım bir gelenek olarak yaşıyorum. Horon saatlerce oynanabiliyor. Bu kendini teslim etme hali başka oyunlarda çok bulunmuyor. Gündelik yaşamın dışına kaçma olanağı sağlayan bu teslim olma hali ne kadar uzun sürerse o kadar dinleniyorsun aslında. Bir yerde “horonu bedeninle oynarsan yorulursun ama ruhunla oynarsan yorulmazsın” diye okumuştum, buna inandım. Bu inanç mıdır, yoksa kemençenin sesi midir, yoksa oyunun artan ritmi midir bilmem, horon oynarken benim ruhum coşuyor, endişelerim geçiyor. Ne kadar çok oynarsam o kadar çok dinleniyorum.
Horondaki insanlar benzer duyguları paylaşıyor, diğerleri ile paylaşamadığın sırları ve coşkuyu paylaşıyorlar sanki. “Biz”, horondakiler oluyor. Dilin, milliyetin, cinsiyetin, yaşın önemi kalmıyor, “ötekiler” artık birlikte oynamayanlar o halkanın dışındakiler oluyor. Bu da sevgi ağını örüyor.
Arkadaşım müzikolog Ersu Pekin horonevi ve horonu yorumlarken “(oynayanlar) horon içinde kendini yitirdiği için, maskeler çıkartılıyor, kimse maske takmak gereksiniminde değil burada, herkes kendisi neyse o; bunu sağlayan da horonun yarattığı birlikte olma, tasavvufi terimlerle söyleyecek olursam “bir” olma hali” diyor.
Horonevi; farklılıklar bir arada
Horon halkası dağıldıktan sonra da horon eden topluluk kalıcı oluyor. Horon süresince horon oyuncularla bir birliktelik kurmak, onlarla ortak coşku ve eğlenceyi paylaşmak, horon halkası sonrasında bir kalıcılık sağlıyor. Horon evi bu kalıcılığı kurumsallaştırıyor.
Horonevi’nde evrensel bir iş yapılıyor: Yerel iş yapmak en kolayı, herkes hemşehrileriyle biraraya gelip bir şeyler yapabilir. Türkiye’deki derneklerin dörtte üçü hemşehri derneği. Ama önemli olan yerel bir kültürü evrensel açılımlarıyla ve o kültürün içinde doğmamış insanlarla birlikte yapabilmek onlarla paylaşabilmek ve farklılarla bir arada olabilmek.
O zaman halk oyunu derneği olmaktan çıkıp, sosyal ve kültürel hedefleri olan bir dernek olunabiliyor; Horonevi bence tam da bunu yapıyor. Yunanistan’daki Karadenizli göçmenlerle bir araya gelmeyi başarıyor, Karadeniz dışında doğmuş büyümüş insanları çevresinde toplayabiliyor.
Çok büyük bir çaba ve adanmışlık. Bilenler tarafından paylaşılmayan, saklanan, gizlenen, ayrıcalıklı bir şey yok. Kim ne almak istiyorsa, ne kadar alabiliyorsa alabilir.
Hem eğitmen hem “şaman”
Bunda Aclan Sezer Genç’in rolü büyük. Şamanizm ve tiyatro arasındaki ilişkiyi inceleyen kitabında Erhan Tuna, Şaman’ın coşmuş, durmadan oynayan, oraya buraya sıçrayan kişi olarak tanımlandığından söz eder. Şaman’ın bir diğer önemli niteliği de onun kabinenin mitlerinin (kültürünün) taşıyıcısı, koruyucusu olmasıdır. Şaman hekimlik işlevini ise ses, dans, şarkı, müzik ögeleri ile yerine getirir. Aclan Hoca Horonevi meclisinin sadece eğitmeni değil ‘Şaman’ıdır bence.
Prof.Nihal Nurhan Yentürk 'ü daha yakından tanımak için takip edebileceğiniz linkler ;
http://horonevi.com/?s=nurhan+yent%C3%BCrk
https://plus.google.com/u/0/collection/oB_N2
"Ben bir denizde eriyorum". Asaf Halet Çelebi. Çok soran oldu, Yer: Horonevi, 100. Horon gecesi. Teşekkürler Aclan Sezer Genç, Yunus Emre Kurt. Fotoğraf Gürhan Ertür.
Aclan Sezer Genç; Bu fotoğraf her şeyin özeti huzur, mutluluk.. Çok güzel çıkmışsın, Gürhan Hocam da müthiş yakalamış. Bizler; Hepinize çok teşekkür ediyoruz. Destek oluyorsunuz. ivme kazandırıp en güzel reklamı sözcüklerinizle yapıyorsunuz. Halk dansı hepsinde olduğu gibi eğlenceden türemiştir. Halkayı oluşturan, sizi oynatacak nağmeleri nefis çalan yanında duruşlarıyla birliktelik halkasını var edenlerin de önemi çok büyüktür. Sağolun Nurhan Yentürk Hocam, varolun Gürhan Ertur üstad.. Saygı sevgilerimle.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızla katkı sağladığınız için teşekkürler..