TÜRKÜLERİMİZ

Bütün türküler 
güzeldir,tabiattır,hayatın ta kendisidir.Sosyal hayatın en gündelik sahnelerini dile getiren türküler , toplumun temel iletişim araçlarıdır.
Zamanı geçersiz kılar, dili,hüznü coşkusu taptazedir  türkülerin.
Ayrılığın,kavuşmanın,özlemin,tutkunun ,sevdanın ve kavganın konu edildiği insani bir haykırıştır türküler.

Bal arısı sabrıyla petek petek işlenmiş türküler sağaltıcı gücü olan,içimize ışık ruhumuza şifadırlar.

Türküler yazılmaz ,yakılırlar.Kaynağı yaşanmışlık olan güçlü bir kimyaları vardır,dinleyeni hemen yakalarlar,bazılarına yakalamaktan daha fazlasını yaparlar.
Biz türkülerle  beşikte annelerimizin,nenelerimizin  ninnileriyle tanışırız,hamurumuz türküyle yoğrulmuştur.

Türkü dinlerken keyfinizin tahtına da çıkarsınız tepeden tırnağa acı da kesilebilirsiniz.

Türküler sadeliktir,içtenliktir,tılsımlı ecza gibidir derde derman,gönüllere ferman ,umut yüklü bilge türküler.
Müziğin doruk noktası  olarak kabul edilen türkülerimiz insana ve hayata dair her konuyu içlerinde barındırır.

Yazının olmadığı zamanlarda köy köy gezen ozanlar muhabir,türküler de gazete,kitap yerini tutmuştur.

Nazım Hikmet Türk Köylüsü şiirinde:
"O topraktan öğrenip,kitapsız bilendir" dizesini yazar.

GerçektenAnadolu insanının bilincini aşan bir yaratıcılık gücü var.Söyledikleri zamanlar üstüdür,sonsuzluğu anlamış insanlardır onlar. Şimdi yol gösteriyorlar asırlar sonra da gösterecekler söyledikleriyle.
Yaşam ve doğa onların öğretmeni olmuştur.

Ses verebilen,koku neşredebilen,medeniyetle doğanın işbirliği var Anadolu'da.
Tanrı ve insan,doğa ve sanat hep birlikte yeryüzünde öylesine mükemmel bir yer yarattılar ki işte burası ulu ozanların yurdu Anadolu'dur.

Ahmet Hamdi Tanpınar; "türküler Anadolu insanının gizli romanıdır" der.

Türküler sadece müzik değildir.Tarihi,coğrafi,sosyolojik ,arkeolojik  katmanları da olan edebiyat şah eserleridirler.Özellikle deyişlerin felsefi derinlikleri vardır. Zamanın tanığıdırlar,habercidirler.
Türküler dünyanın zülmüne atılan çığlıktır.


Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun "Türküler Dolusu "
başlıklı muhteşem şiirinden küçük bir bölüm:

Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan,ana sütü gibi temiz
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil türkülerde ara Yemen'i,öleni,kalanı,gidip gelmeyeni
Ben türkülerden aldım haberi
Mis gibi insan kokar,mis gibi toprak
Hilesiz,hurdasız çırılçıplak
Dişisi dişi,erkeği erkek,kaşı kaş,gözü göz,yarası yara
Ah bu türküler köy türküleri
Ne düzeni belli ne yazanı
Altlarında imza yok ama içlerinde yürek var.


Anadolu , yüce küremizin belki de hiçbir yerinde olmayan bir ses ve söz zenginliğine sahiptir.
Anadolu,hikayesi en bol topraklar,türküye batmış ,türkünün mahşeri olmuş bir coğrafya.

Anadolu'da kocaman bir Halk Konservatuarı var.

Müzikolog Hamdi Tanses küremizin bu en güzel söz söyleyicilerini "Halk Usta " olarak adlandırmıştır.
Onlar ki,kuş kanadı kalem olsa yazmaya yetmeyecek dertlerin,arap atı yorulsa da yorulmayan gönüllerin,gam yüklü olduğu kadar sevda ve umut yüklü kervanların sahibi,sermayesi derdi , serveti ahı olan bu topraklara hediye gelmiş insanlardır.

Anadolu'nun dünyanın "türkü bahçesi" olarak anılmasının sebepleri var elbette.

Anadolu coğrafyası dünyanın en büyük gen havuzu,onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış.
Urfa Göbeklitepe höyüğünde 12000 yıl eskiye tarihlenen buluntulara ulaşıldı.Anadolu insanı binlerce yıllık yaşanmışlıktan süzülüp gelen bilgilerle dünyaya geliyor.Bu bilgilerden en çok nasiplenenler ise her biri bir üniversite olan Ulu Ozanlarımız.Pir Sultan Abdallar,Yunuslar,Hacı Bektaş Veliler,Karacaoğlanlar,Nesimiler ,Harabiler,Emrahlar, Aşık Veyseller,Muharrem Ertaşlar,Mahsuniler.....

Anadolu uluları söz içinde sözü  olan,kâbesi insan ,sohbetleri cana şifa,musikiyi ibadet katında yapan,sözleri Kur'an ın özü kabul edilen,Türkçeyi bütün anlam derinlikleri ile kullanan,dört kitabı dört satıra sığdıran en kıymetli insan hazinelerimizdir.
Ozanlarımız insanlık dersleriyle dolu gönülden gönüle yol döşeyen sözler söylemişler.
Sözleriyle adeta resim çizmişler,iki mısraya dünyayı sığdırmışlar.
Halkın gözü,kulağı,vicdanı,duyguların gönüllü tercümanları olmuşlardır.
Yaşamı özetleyen bilge ozanlarımız hayatın anahtarı sözler söylemişletdir.

Anadolu müzik edebiyatının genetik şifresinde tüm dünyanın bilgileri var.
Anadolu'da yapılan müziklerde burada yaşamış bütün uygarlıkların izleri vardır.

Anadolu okulumuzdur diyen Erkan Oğur'un "Türk müziği dünya müziğinin neresindedir"  sorusuna cevabı ,"Türk müziği dünya müziğini içerir " olmuştur.

Modern müziklere ilham kaynağı olmuş Halk Müziğimiz bütün müziklerin öncülü olarak kabul edilir.

Anadolu,bütün dillerin,dinlerin,dansların harman olduğu tılsımlı topraklar.
Anadolu ulu ozanlar diyarı.

Türküler bilgedirler,öğretirler.Özellikle deyişler insanı yetiştirirler,içsel yolculuklarında adımlar attırırlar.

Haluk Levent, türkü söylerken kendisini soylu hissettiğini söyler.

Türkçe'yi yücelten,hoşgörü kültürümüzün bir anıtı 
YUNUS EMRE 800 yaşında:
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim,sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir.
Hepisinden iyisi bir gönüle girmektir.

Biz kimseye kin tutmayız
Düşmanımız kindir bizim.

HACI BEKTAŞ VELİ:
Hararet nardadır sacda değildir
Keramet baştadır tacda değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs'te,Mekke'de Hacda değildir.

KUL HİMMET:
Gafil gezme şaşkın,birgün ölürsün
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Söz söylersin söz içinde sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda.

Haksızlığa başkaldırının tarihimizdeki simgesi ,hakikat yolunda eğilmeyen,inançları uğruna direnmenin simgesi olmuş 
PİR SULTAN ABDAL:
Kadılar,müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer,işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.

EDİP HARABİ:
Ey zahit şaraba eyle ihtiram
İnsan ol cihanda bu dünya fani
Ehline helaldir naehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali

Sevap almak için içeriz şarap
İçmezsek oluruz duçar-ı azap
Senin aklın ermez bu başka hesap
Meyhanede bulduk biz bu kemali.

NESİMİ:
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi farisi bilmem dile minnet eylemem
Sırati mustakim üzere gözetirim rahimi
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem.
Bir acaip derde düştüm herkes gider narına
Bugün buldum bugün yerim hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın
varına
Rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem

Acı nerdeyse elle tutulur halde somutlaşıyor ZARALI HALİL'in dizelerinde:
Ezim ezim eziliyor yüreğim
Çok yalvardım kabul olmaz dileğim
Ben ağlarım,doktor ağlar,dert ağlar
Haram oldu yari gördüğüm çağlar.

Bir sevgilinin güzelliği daha güzel nasıl anlatılabilir ki;
ERZURUMLU EMRAH:
Salındi bahçeye girdi
Çiçekler selama durdu
Mor menekşe boynun eğdi.
Gül kızardı hicabından.

Küremizin belki de en büyük aşk şairi
KARACAOĞLAN:
Senin aşıkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez gören ölmez dediler
Gerçek mi sultanım sormaya geldim

Karacaoğlan der ki işin doğrusu
Gökte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim sana işin doğrusu
Soyunup koynuna girmeğe geldim.

AŞIK MAHSUNİ ŞERİF:
Yoksulun sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtac olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi yoksa söylemesem mi.

AŞIK RUHSATİ:
Anadan doğunca kürkün varmıydı
Üryan gelmedin mi börkün varmıydı
Torba torba mecidiyen varmıydı
Tükenmez parayı sana kim verdi.
Dinle Ruhsati'yi ne diyem sana
Sana bir öğüttür sanmaki çene
Çalışmayla verse verirdi bana
Bu köşkü sarayı sana kim verdi!?.

RODOS SEMAHI
Ayıplarım gönül seni
Hal bimeze hal sorarsın
Yanında bülbül dururken
Kargalardan gül sorarsın

Pir dedeyi beğenmezsin
Ne söylüyor dinlemezsin
Kendi kusurun görmezsin
Elin eksiğin ararsın.


İçimizi yakmaktan öte delip geçen dizeler.Anadolu, acıyı bal eyleyenlerin,sıratı yol eyleyenlerin yurdu.

Bu topraklarda şairleri şairliğinden utandıracak  kadar güzel sözler söylenmiş.
Bedri Rahmi Eyüboğlu;Şairim,zifiri katanlıkta gelse şiirin hası ayak seslerinden tanırım,ne zaman bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım demiştir.

Neşet Ertaş'a sorarlar;türküleriniz neden bu kadar seviliyor,toplumun bütün katmanları tarafından dinleniyor ve söyleniyor, Cevabı; "çekmediğimiz derdin türküsünü söylemeyiz"
 olur.
Aşık Mahsuni Şerif'te" ne çektiysem onu türkü yaptım, bütün ezilenlerin Mahsunisi olmak istedim"demiştir.

Benim kâbem insandır,türkü söylemek ibadetimdir  diyen Ruhi Su,türküler Anadolu insanının kitabı,gazetesi arzuhalidir demiştir.

Fazıl Say;müziğimin DNA sında halk müziği var,müziğim oradan hareket eder demiştir.

Atatürk'ün daveti ile Türkiye'ye gelen Alman besteci Paul Hindemith 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuarını kurar.
Şöyle der:Haftalardır Anadolu'yu köy köy dolaşıp halk müziklerini dinliyorum.Bu ritimler,bu ahenk,bu virtüözite,bu arkaik temel,aksak ritimler.Kendi müziklerini evrensel dile aktarmayı keşfederlerse müzikte milat yaşanır.

Sanata,bilime ve söylediğin türküye acıkıyorsan ne mutlu sana!

Türküsü olan sabrı ve gücü olandır.

Türküler yoldaşınız olsun...💐


Hacer Karagöz.





Yorumlar

Yorum Gönder

Yorumlarınızla katkı sağladığınız için teşekkürler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canan Akkaya