Selanikte Parakat diye bir yer. Sadece Horon oynanır..

Bu muhteşem gezimizin önemini anlatabilmek için bazı vurgulamalar yapacağım.

Anlatılanlar, yaşandığı, hissedildiği ve olduğu gibi katıksızdır, yani HoronEvi gibidir.

GENEL..

Bizler ; yani Horon’u hayat biçimi olarak kabul edenler, ortamdan, dostluktan ödün vermeyenler Kemençe ve Horon ortak paydasında gerek Türkiye’de, gerekse bizler gibi oynayan, Kemençe dinleyen Yurt dışındaki dostlarımızla bir arada oluyor, bu eğlenceyi ve hazzı yaşamaya çalışıyoruz.

 

Nasıl ki ; Gümüşhane’de, Maçka’da, Akçaabat’da, Of’da, Sürmene’de, Ağasar’da,  Tonya’da, Giresun’da, Su Şehri -Sivas’da  aynı temel sayıya sahip Horon değişik tavırlar göstererek oynanıyorsa! Mübadelede Karadeniz’den  gidenler de farklı oynayışlarıyla dikkati çekiyorlar.

 

Aynı temel yapıda ve Kemençe ile oynanan Horon’daki farklılık nedir ?

“Gaydas-Kayde-Gayde”’dir, yani melodidir. Melodideki sanatçı farklılıkları sizleri o melodiyi sevmeye götürür. Yörenizde hep aynı müziği dinlemeniz alışkanlık yapar ve seversiniz. Hep o melodiyle oynamak istersiniz. O melodi oynarken sizi, aynı temel yapıda olsa da, Kemençeyle çalınsa da farklı gibi gösterir. Yani, tavır farkı olur.

 

Yunanistan’a, özellikle Selanik’e gidenler genellikle Karadeniz Bölgesinden gittikleri için orada azınlık olarak görülürler. Azınlık onları bir arada tutar, yüzlerce dernekleri vardır. Yediden-yetmişe herkes Horonları öğrenir. Kemençeciler her melodiyi aynı çalar..Her Horon⁹un kaydesi bellidir. Çalışma şekilleri oynama biçimleri,  kitaplara geçmiştir. Kısacası; Karadeniz Kültürünün değerlerini bir standart içine almışlar..

 

Oyunların çoğu bizler görmesekte Karadeniz’in çeşitli yerlerinden olduğunu söylerler. Çok sevdiklerimizden olan Kotsari (Koçari) Kars’a aittir. Seranitsa : Mesudiye’ye Su Şehri’n de bir ayak fazlasıyla “güzeller, güzeller“ türküsüyle oynana videoları Cem Yığın bizlere seyrettirmişti. Sera (Sıksara-Sıksaray) sanki Gümüşhane tavırlı gibi. Sayısal değerleri figürler hariç aynıdır. Sera ; Yaylanarak ve ritmik titreyerek uzun adımlarla oynanır.. Aynı ayak ve tavırlı Sıksara Maçka’da dar ve küçük alanda harika oynanır. 

 

Onları intenetten seyrederek, Espira’yı açtığımız dönemde de mekanımızda yakından izlemiştik. Ben 2007 yılından beri gidiyorum. Horon’u çok sevmiş, herkesin oynamasın istemiştim. Bu dansları, oynama şekillerini, eğlenme ve kültüre olan saygılarını çok beğenmiş, herkesin bu güzellikleri yaşamasını arzu etmiştim.

 

Nihayetinde iki gerçek vardır. Melodi ve İnsan.. İnsanın melodisiz yaptığı hareketlere herhalde jimnastik deniliyor. Biz ise melodi eşliğinde dans ediyoruz. Kış aylarında Yunanistan’da tek olan Parakat (Muhabbet edilen yer) da eğlenir, Karadeniz’liler. Ekim-Mayıs ayları arasında sadece Cuma ve C.tesi akşamları sabaha kadar açıktır.

 

Sadece Kemençe-Tulum-Davul vardır. Gitar, Org gibi diğer enstrümanları asla kullanmazlar. Zira canlılığını alır Horon’un.. Sahnede aynı ve değişik türküleri çalan söyleyen 5-6 solist ve 6-7 Kemençe, bir davul ve bir tulumla sabahı, neşe, saygı, sevgi, eğlence, güzellik içinde yaparlar, yüzlerce insan sabaha kadar eğlenir, dans eder. 14. gidişim bir kişinin tartıştığını görmedim. İki bira ile sağı solu dağıtanların örnek alınması gerek bir durum.. En genç Kemençeci de, saygı ve sevgi görür. Birbirlerine karşı da çok saygılı davranırlar, içtenlikle, zevkle söyler, eğlenir, dans ederler. Kimse, kimseyi oynamaya davet etmez.. Kimsenin naz yapıp, oynamadığını görmedim, Kemençeciye özel istek de bulunanı da maalesef göremedim. Tüm eğlence hepsi/herkes adına yapılır. Elinden tutarlar her dakika, dans/Horon’a kaldırırlar. Sizleri ağırlamak için 2 saatlik uykuyla size misafirperverlik yapan dostların oluşur uzak diyarlarda. Yemekleri, börekçileri, pastaneleri, kasapları bizim gibidir. Hiç bir fark yaşamazsınız din ve dilinizden farklı.

 

Gelenek, görenek olarak Yunanlı’lardan farklıdırlar. Mekanlarında Sirtaki oynamazlar, kısacası Horon’dan başka dansları yoktur, çünkü onlar Karadenizlidirler

 

YAŞANANLAR ;

 

İstanbul’da yaşayan, Türk hamımla evli Andonis F. gibi. Andonis  dostlarınız olmuştur. Kendi isteğiyle" yapabileceğim bir şey varsa! " dediği için, vize konusunda aradım. Vize harcı 200 TL .. Senede 3 kez gitseniz 600 TL vermek zorundasınız. Dostlukla ve sevgiyle benim, Kadriye’nin ve Leyla’nın vizesini 2 yıllık çıkarttırdı..

 

Danstan, arkadaşlıktan ve dostluktan başka niyetiniz yoksa BİR olursunuz. Sizi bir kere bile görseler, yanınızda tanıdıklarınız varsa, sayınıza bakmadan yazlıklarına davet ederler. Pelagia’nın arkadaşı, Leyla’nın facebook’tan arkadaş olduğu bayanlar sevgiyle kucaklarlar sizi ve sonra, diğer masada oturan tanıdıkları  Eski Bakan ve Prof. Ünvanlı kişiyi masanıza getirir tek-tek tanıştırırlar. Yan masada oturan sanatçılar Horon’dan sonra tebrik ederler sizleri. Ortak Payda Horon’dur, kardeşliktir, önce insan demektir. Çıkarları ve egoları uğruna insanları düşman eden ve ayıran politikacıların aksine tüm sevgiyi paylaşırlar.

 

Özel Paragraf : 2007 Yılında gittiğimizde sadece horon oynamış, orada oynanan diğer horonları oynamak için çok çabalamıştım. Herkes hemen, hemen aynı oynuyordu. Bir karı koca ise o senede, diğer senelerde de çok farklı ve güzel oynuyorlardı. 2007 den sonra onlarla orada bir araya geldiğimizde, benim koluma girerek yardımcı oluyor ve öğretmek istiyorlardı..Bu çift hep yardım etmişti bana. Daha sonraları Pelagia 

 

Bu güzel dansları oynuyor ama bazı püf noktalarını öğretemiyordum. Selanik’e 2011 de Onur’la gittiğimiz tarihte Pelagia , o zamanlar adını bile bilmiyordum. Sahnede bana ve diğer arkadaşlara öğretmek için Anna ile beraber yardım ediyordu. Gece bittiğinde, Onur’la yanına giderek teşekkür edip İstanbul’a davet ettik. O da bize teşekkür etti  ama öylece kaldık. Sonra gruptan bir arkadaşımızla arkadaş olup görüşmeyi sıklaştırdılar. Temmuz 2012  İstanbul‘a geldiklerinde onları ağırlamaya çalıştık. HoronEvi’nde bize Horon’ların püf noktalarını gösterdiler. Öğrendik ve sizlere öğretiyoruz. Ben, bana bu çok sevdiğim oyunları öğreten PELAGIA’ya müteşekkirim. “ Bana bir kelime öğretenin kulu kölesi olurum”

 

Sonra Ağustos’da biz yine gittik, hem de onlara bir, bir buçuk saat uzaktaki köylere. Oralara kadar gelip bizleri hiç yalnız bırakmadılar. Köylerdeki panayırları (eğlenceyi) Yorgo ile konuşarak bulmuştuk, onlar biliyorlardı. İşlerinden ayrılıp arta kalan zamanda 1:30 saatlik köye yorgun argın gelip, sahnelerde oynamamız için hep yardım ettiler. Biz onları, sadece iki  kişiyi 2 gün ağırlamıştık. Pelagia ve Anna bizleri tam üç kez ve onlarca kişi olmamıza rağmen, sevgiyle, saygıyla dostlukla ağırlamaya devam ediyorlar. Bilmeyenlere de öğretmeye devam ediyorlar. Bu da yetmiyor  bize hediyeler alıyorlar.

 

Bu nedenle PELAGİA AVRAMIDOU’nun çok özel yeri vardır, hepimizin ve HoronEVi’nin içinde. Anna ve Anastasia ‘yı da asla unutamayız. Bizler öğrenmek için çok uğraştık. Pelagia ise işi çok basite indirdi ve sizlere öğretmemizi sağladı. Asla unutulamaz.

 

Bir özel Paragrafta YORGO’ya

Yorgo ; Sinop kökenli bir arkadaşımız. Yaklaşık 5 senedir ne zaman gitsek gece gündüz demeden, sıkılmadan, evinden ayrılarak, arabasıyla bizi taşıyarak, sabahlara kadar bizimle kalıp ilgilenerek çok değerli bir dostluk örneği gösterdi ve göstermeye de devam ediyor.

 

Gerçekten yaptıklarına teşekkür az kalıyor.

 

İlk geceden önce karnımız açıktı Taverna  (Lokanta) ya gittik. Balık ağırlıklı yemeğimizi yedik. Pelagia yine bizle beraberdi. Şimdi de kalacağımız oteli ayarlamak için fiyatlar topluyor. Daha sonra otelde istirahat ettik, sonra Parakath’a saat 23:00 de gittik .. Kimseler yok!  Pelagia hepimizi teker, teker Horon’a kaldırdı. O gece HoronEvi’ni tanımak isteyen Horon Eğitmenleri ve dernekler vardı. Gelen gruplar 18-25 yaşlarındaydılar. Hepsi gösteri ekibinden, sabaha kadar içtiler, hiç bir taşkınlık olmadı, olmuyor zaten.. Müşteriler genç olunca hızlı havaları daha çok ve uzun çalıyorlar. Müşteri grubu orta yaşlı olunca daha az ve kısa çalıyorlar. Yani eğlenirken kimseyi mağdur etmiyorlar..

 

Gençlerle saat 4:30 a kadar oynadık.. Bıçak Horonu oynadık. Saygı, sevgiyle birbirimizi kucakladık. Dostluklar Horon halkasında pekişiyor. Otele geldiğimizde kemiklerimiz yorgunluktan ağrıyor ama hiç sızlanmıyorduk..

 

Pelagia  ve Anastasia bizleri otelden aldıkları gibi tekrar otele bıraktılar. Cumartesi günü Bir bankada üst düzey bir yönetici olan, İraklis (Çakalidis), ayni zamanda bir Oreo Kastro derneğinin de başkanı.. İstanbul Şubat ayında geldiklerinde 30 kişiydiler Kemençeyle Yunusla-Onur’la karşıladık. Nihat Amcamla, Muhabbetle ve Horonla birleştirdik. Bizlere plaket ve hediyeler verdiler.

 

İraklis, Cuma Akşamı Parakat’a gelip “hoş geldiniz” dedikten sonra, beni-Kadriye ve İhsanı (Evinde o kadar yer olduğu için) yemeğe aldı , götürdü.. Nefis bir ikramda bulundular bizlere.. Kendi evimiz gibi hissettik. İrmik helvası, tarama hep bildiklerimizdendi. Yemek balık ağırlıklı ve nefis olunca, yiyemediğimiz durumlarda da “for me” diyerek bizi gerçekten tıka basa doyurup Selanik’e getirdiler.

 

Folklor Ekibi’ndeki arkadaşlarımıza duyurulur.. İraklis ; Yatma ve yeme işini halledebiliriz deyip, Haziran’da 20 senesi kutlayacakları bir Festival’e bizleri davet etti. Yani yol parası ve vize işlerinizi ayarlayabilirseniz ..Haziran da Selanik’e gidebiliriz.

 

Yine üçümüz, diğer arkadaşlar ayrı, ayrı gezdiği için bizler ; bir türlü gidemediğimiz Yorgo’nun evine gittik. Tüm ikramları şişmiş bir şekilde olduğumuz için yiyemedik. Kahve içtik ve izin isteyerek ayrıldık. Ağustos gezisi için Yorgo Panayır tarihlerini araştırıp bize bilgi verecek. Haziran’da İstanbul’a gelirse, onla beraber olacağız.

 

İstirahatten sonra tekrar toplandık ve Parakat’ın yolunu tuttuk. Saat 23:00 de oradaydık. Yorgo ve Anna bizimle, Pelagia iş dönüşü gelecekti. Asla bizi yanlız bırakmıyorlar. Müşteri grubu daha az ve orta yaşlıydı. Pazartesi milli bayram olduğundan herkes yazlık ve köylerine gitmişlerdi. Kalabalık olmayışı bizi etkilemedi, bilakis sahne bize kaldı... Dur, durak yok 4 saat horon... Bu nasıl bir şey, tepinmeden, hır-gür, kargaşa çıkmadan 5 saat horon oynadık.

 

Mekanın tenha oluşundan, Kosta ile beraber diğer ortağı Stefanidis Stefanos sanatçı gençlerle eğlenceyi ortaya taşıdı. Tam bir keyif anı sürekli söyleniyor ve içiliyor. Çıt yok, eğlence, eğlence,eğlence başka dertleri yok. Olanda buraya taşınmıyor, veya taşıyamıyor. Gece sonunda masalar ortaya çekildi, sanatçılardan biri “azlan“ muhabbet dedi.. Ortada muhabbete devam etmeye başlamıştık.  Bir ara ben hesap ödemeye kalktım.

 

Beni hepsi tanıyorlar, hesapları arkadaşlar adına ben öderim, normal olarak alırlar. Bu gece asla kabul etmediler. Ben direttikçe ellerini kaldırdılar. Şaşırdım ama, derdimi de anlatamadım. Kim verebilir diye düşündüm bulamadım. İhsan’dan rica ettim, “para almadılar gel bir de sen konuş” diye. İhsan anlattıkça Stefanidis stefanos “şu ana kadar problem yoktu, bundan sonra olabilir diye”  şakayla karışık kararlılığını gösterdi.

 

Bizde onu İstanbul’a davet ettik. Bizden para almayınca, bende arkadaşlar adına orada çalışanlara 100 Euro bıraktım. Daha sonra Ahmet viski için para vermek istedi almadılar, bana söyledi ve Ahmet’de 50 Euro bıraktı. Salon ortasında muhabbete devam ettik. Bugün Pelagia’ya durumu anlattım. Stefanidis stefanos’un çok mutlu olduğunu mekan sahibi olarak parayı onun almadığını bana bildirdi ve rahat olmamızı söyledi. (Bu vesile ile de seyahate katılan arkadaşlarıma bilgi vermiş olayım)  


Bana göre ve sanırım diğer arkadaşlara göre muhteşem bir 2 gün geçirdik. Olanağı olanları, tabi ki sizler gibi horon sevenlerin bunları yaşamasını arzu eder, şiddetle öneririm. Ama asla ısrar etmem. “İyi olur allahtan, kötü olur kuldan denir” diye, veya, bu yazıları okur beklentiler içine girersiniz, geçen sene olduğu gibi bir yağmur yağar beklentileriniz boşa çıkar..

Sabaha kadar uyumadık. Otobüse saat 10:00 da bindik. Metro bütün Batı Trakya’daki yerleri gezip yolcu topluyor. Tam 12 saatte geri dönmemize rağmen fazla sıkılmadık..

 

Özel Not : Sekiz senedir gidiyorum. Tam 14. Kez.. Kosta ilk defa bizleri Horon’a kaldırıp bizimle Horon oynadı..

BİLGİ :1)-

9 Kişi dışarda balık ağırlıklı içkili yemek yedik  89 Euro geldi hesap.. Kişi başı 10 Euro..İçkili.. Siz bu yemeği daha zengin olarak 15 Euro düşünün.. 6 Gün tatil yapsanız gündüz bir kez yemek yeseniz 15 Euro x1 x 6 Gün : 90 Euro ödersiniz.


Cuma Akşamı Parakat‘a 240 Euro ödedik. 10 kişi 20-25 Euro : 250 Euro Yani eğlence yerinde sabaha kadar için, 25-30 Euro ödüyorsunuz.


Otel : 1 Kişi 2 gece 66 Euro ...İki kişi olunca daha ucuz oluyor.


Metro Tur  : Gidiş -Geliş : 190 TL

Vize Harcı ve Sigorta : 250 TL



BİLGİ :2)-

Bu güzel Horon’ları size öğrettikten sonra oradan bir Kemençeci getirebiliriz. Canlı Kemençe ile çok nefis oluyor.  Yunus Emre Kurt daha bu melodileri çalışmaya başlayamadı.. :)

 

Saygı, Sevgilerimle

AsG

 

Özel not (unutulmasın)

Pelagia çok özel ve güzel kendi yaptığı pastalarıyla bizi otobüs yolculuğunda da yalnız bırakmadı :) Biz mi? Ne yaptık.. Kendi evimizde durmadan oynadık, oynadık, oynadık..Bir de göz nuru döküp sizi bilgilendirdik, şöyle de diyebilirsiniz; Ne kadar da uzun olmuş :))))



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canan Akkaya