Horonevi - Tekne Turu - 29 Haziran 2018
Deniz, bir hafta boyunca bizi kollarında sallarken, teknede herkes kendi ritmini bulmuştu. Daha yola çıkmadan uyarılar gelmişti: “Teknede bir hafta? Kavga çıkar, birbirinizi yersiniz!” Ama biz, horonun ateşiyle zaten uyum içinde hareket eden bir ekiptik. NevaLeleri Köyceğiz’den yükledik, kaptan ustalıkla denizden demiri aldı, ve macera başladı!
Kaptan tam bir gastronomi sanatçısıydı. Yemek yaparken sanki kuyumcu terazisi kullanıyor gibiydi—ne bir gram fazla ne bir lokma eksik. Şişelenmiş sıvılar bile şişenin içini kurak bırakacak şekilde tükendi, çünkü yaz sıcağı hepimizi serinliğe muhtaç hale getirmişti.
Derken, Yunus'un telefonu kayboldu! İki gün boyunca ambarın en kuytu köşesinde sessizce yatıyormuş meğer. Herkes telefonun peşinde bir dedektif gibi iz sürdü, sonunda bulduğumuzda gülmekten kendimizi alamadık.
Yunus'un enerjisi ise hiç tükenmiyordu. Çalıyor, oynuyor, denize dalıyor… Biz mi? Boş zamanlarımızda uyuyorduk, çünkü onun hızına yetişmek mümkün değildi. Günler birbirine karışırken, sahile nasıl çıktığımızı hatırlamak bile zor. O birayla kayanın nasıl buluştuğunu hâlâ çözememiş olsak da, internette sörf yapmakla gerçek dalgalarla boğuşmayı karıştırdığımız kesin!
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızla katkı sağladığınız için teşekkürler..