Denizin ve Horonun Ustaları


Denizin ve Masanın Ustaları

Gün batımı Boğaz’ın sularına vurduğunda, Kaptan Saim Oğuzülgen bir an duraksadı. Karşısında, yıllar boyunca deniz hikayeleri anlatmış, fırtınalara göğüs germiş, yıldızlarla rotasını belirlemiş bir adam vardı: kendisi. Onun yanında oturan genç Aclan Sezer ise, hikayelerin ağırlığını hissetse de, geleceğe dair heyecanını saklayamıyordu.

Bu akşam, ikisi de yalnızca deniz adamları değildi; kültürü, gelenekleri ve hatıraları yaşatan insanlar olarak bir sofranın etrafında toplanmışlardı. Bir masa, sadece yemeklerin değil, anıların da paylaşıldığı bir yerdir. Kaptan Saim, eski yolculuklarından bahsederken, Aclan Sezer gözlerinde parlayan ışıkla dinliyordu. Anlatılan her hikaye, ona gelecekte kendi yolunu çizecek bir pusula oluyordu.

“Sana bir şey anlatayım, evlat,” dedi Kaptan Saim. “Denizde her şey değişir; fırtına kopar, rüzgar yön değiştirir, dalgalar bazen dost bazen düşman olur. Ama bir şey hiç değişmez: Yola çıktığında, kendine ve hikayene sahip çıkmalısın.”

Aclan Sezer başını salladı. O da kendi hikayesini yazıyordu. Belki denizde değil ama insanların gönlünde, kültürün ve geleneğin içinde. O gece, iki adam, iki nesil, bir sofrada buluşmuştu. Ve deniz gibi, anılar da hep akmaya devam edecekti.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Omuzda Karadeniz

Prof. Nihal Nurhan Yentürk

TULUMLA HASBİHÂL