Espira: Horonun Kalbindeki Yara

Espira: Horonun Kalbindeki Yara

2010 yılında, sizler nezih mekanlarda özgürce oynayın diye elimizi taşın altına koyduk. Kültürümüzü yaşatmak için kelimizi süpürge ettik. Ama ne acıdır ki, Türkiye’de ortaklık anlayışı değişmedi. Paralar gitti, ama onu içimize sindirdik. Olan olmuştu, ancak geride kalan asıl yara Espira’nın kapanmasına sebep olan zihniyetti.

Bu anlayış ne arkadaşlıkta değişti, ne dostlukta... Kültürlü de kültürsüz de, okumuş da okumamış da aynı çıkmazın içindeydi. Ama biz yılmadık. Horonu yaymak, öğretmek, yaşatmak için mücadele ettik.

Beyoğlu’nun ana caddesine bakan akustik salonunda kemençenin sesi yankılanırken, Tarlabaşı’na açılan konser sahnesinde dönemin en değerli sanatçıları sahne alırdı. Sanatçılar sahne almasa da gelir, akustik salonda meşk yapardı. Espira bir mekan değil, bir ruhun ta kendisiydi. Kadınlar, Karadeniz eğlencesinde kendilerini özgür hissedebildikleri nadir mekanlardan biriydi. Bizim için horon sadece bir dans değil, bir kimlikti.

Rahmetli babam çocuklukta eğlenceye pek sıcak bakmazdı. Ama ne zaman iş horona geldi, ses etmezdi. Şimdi düşünüyorum da, onun sert öğütleri, kararlılığı bize inatla yolumuza devam etme gücü verdi. İyi ki dünyayı dolaşmışız! O sert eğitim, o inat, o bitmek bilmeyen aşk, bizi yıllarca saatlerce oynatacak bir sevdaya dönüştü. Bir süre sonra düşündük: Bize bu kadar haz ve keyif veren şey neydi?

Horon... Ama sadece bir horon değil; dansın estetiğiyle harmanlanmış, yaşanarak, hissederek, tutkuyla oynanan bir oyun. Ve sonra dedik ki: İnsanlar neden bu keyfi tadamasın? Kafa yorduk. Daha iyi nasıl oynatırız diye araştırdık. Atalarımızı, babalarımızı, kendimizi inceledik. Sabahları dörtte, beşte kalkıp sessiz sessiz prova yaptık.

Üç ayak oyununu 10 dakikaya indirdik. Estetik sık-sara ritmik titremeyi 4,5 saatte sağladık.Ve şimdi, hepiniz bu şekilde oynuyorsunuz. İnanın bana, böyle bir estetik ve dans tadında horon hiçbir yerde yok!Ve siz! Bu büyük ve özverili kültür dostları, BİR oldunuz. Omuz verdiniz. Yaşattınız. Geleceğe aktarmaya aracılık ettiniz.

Unutmayın! Horon konusunda emin ellerdesiniz. Her yaş, her kariyer, her kilo fark etmeksizin, isteyen herkese 15 dakikada horon öğretilir. Çünkü biz horonu çok, çok seviyoruz.

Espira beni nerelere götürdü... Adını her duyduğumda içim kıpır kıpır oluyor, duygu doluyorum.

Sizler çoğaldıkça, bağımsız olabildikçe, kendiniz oynayabildikçe, kültür yaşadı. Eşinizle, çocuğunuzla, ister içerek ister içmeyerek, ama kemençenin eşliğinde özgürce horon oynayacağınız bir yer oluşturduk.

Ve sonunda, 12/2009’dan 05/2010’a kadar süren yolculuğumun sonuna geldim. Ben varken, %52 Horon Evinden gelenler sahip çıktı. Kayıtlar bunu açıkça gösteriyor. Ancak, yukarıda bahsettiğim zihniyet bu güzel yapıyı yok etti.

O yüzden lütfen! Karadeniz eğlencesinde sanatçısıyla, müşterisiyle, işletmesiyle kaliteyi yakalamış her mekâna sahip çıkın! Yemeğe, masaya bahane bulmayın ki yaşasın.

Elbette sizi içinde barındıracak kaliteyi yakalamışsa...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Omuzda Karadeniz

Prof. Nihal Nurhan Yentürk

TULUMLA HASBİHÂL