Horonun Anlamına Dair Düşünceler
Horonun Anlamına Dair Düşünceler
Horon, sadece bir oyun değil. O, Karadeniz’in dilidir; bazen dalganın köpüğü, bazen rüzgârın inadı, bazen yaylanın sessiz duasıdır.
Soldoylu bir horoncu dizlerini yere vurduğunda, aslında sadece ritme değil, geçmişine de karşılık verir. Her adım, ataların ayak izini bulur; her dönme, Karadeniz’in kendi etrafında dönen öfkesini anımsatır.
“Soldoylular bıçak horonunu güzel oynar” derler. Doğrudur ama eksiktir. Çünkü bıçak horonu, bir sonucu temsil eder; öncesinde iliklerde gezinen melodi, göğüste yankılanan titreşim, ruhun dansla kurduğu gizli diyalog vardır.
Eğer bu melodik titreşimle yoğrulmuş bir beden yoksa, bıçak havada süzülmez. O sadece savrulur.
Soldoy’da horon oynamak, bir şeye sahip olmaktan çok, bir şeye ait olmakla ilgilidir.
Bu yüzden horon, bedenin teriyle değil, ruhun hafızasıyla oynanır.
Melodiye dokunur gibi oynayan, ayağı yere basarken göğe kulak veren insanlardır onlar.
Ve bu yüzden güzeldir horonları.
Horonun anlamı; bir figürde değil, o figürün içinde yatan hatıradır.
Bir melodiyle dirilmenin, topluca iyileşmenin, geçmişe sarılıp geleceğe yürüyüşün adıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızla katkı sağladığınız için teşekkürler..